Hayirsiz Evlat
1 sayfadaki 1 sayfası
Hayirsiz Evlat
başlık :HAYIRSIZ EVLAT"POLİSİYE HİKAYE"
ekrem güneşli
Pencerenin önüne oturuyorum. Akşam yaklaşıyor
Hava birazdan kararacak, yine demir-beton yığını
dairemin, sıkıcı -yazılarımı yazdığım odama hapso-
lacağım- karşıda komşuların eviyle karşı karşıya-
yım...Bazan, koltukta kestirerek, bazan daktilomun
başında tuşlara basarak günleri geçiriyorum...
Atmışbeş yaşını geçtim galiba, belki de bana öyle
geliyor...Behçet, amca da öldürüldüğünde , benim
yaşımdaydı galiba...Nereden bileceksiniz siz...
Duvar dibi komşumuzdu, çarşıda, küçük bir kulübe-
si vardı. Gaz tenekelerine lehim yapardı..Kır saçlı
burnundan düşecek gibi duran gözlüğü, uzamış
ak "beyaz" sakallarıyla garip bir adamdı. İki oğlu
vardı, ikisi de dikiş tutturamamıştı, Ertan, bir
kamyonda muavindi;, orta boylu, saçının tepesi
dökülmüş, sivri burunlu, kızınca öküz gibi böğüren
kendinden küçükleri, iri kemikli elleriyle evire
çevire döğen, ama iri yarı bir çocuk çıkınca korkak
zağar gibi, tabanları yağlayıp kaçan bir tipti...
Babam, "Allah Behçet efendiyi korusun ! İki, zibidi
de adam olmaz !" diye söylenirdi. Ertan, en büyüğü
idi, bir de, evli kız kardeşleri vardı. "Müzeyyen abla
derdim...Beni öper, yanaklarımı sıkardı. "Sen ne
hoş çocuksun Erol !"derdi..Anneleri, kanserden
ölmüştü, babaları bir daha evlenememişti.
İki haydut , Behçet amcanın sözüydü bu, " baba-
larının evlenmesine karşı çıkmışlardı.Kaç kaz
Behçet amcanın, bizim eve zor düştüğünü biliyo-
rum..."Aman, Hayrullah ! Bu serseriler beni öldü-
recek !" diye koca adam, hüngüre hüngüre ağlardı.
Yanaklarından aşağıya akan göz yaşlarını ,cebinden
çıkardığı buruşuk mendille silerken, " ne istiyorlar
senin haytalar ?" diye babam sorardı.
"Efendim, emekli maaşıma, ve oturduğum evime
göz diktiler...Satalım bu evi, şehire gidip yerleşelim
diye tutturuyorlar. " Hayrullah, ben şehirde ne ya-
parım ! Sen söyle...Baba-ata ocağını nasıl satarım
O evin her odasında rahmetli eşimin hatırası var,
hala gardropta giysileri duruyor, bazan çıkarıp
kokluyorum...!"
Behçet amcaya çok acıyordum...Babama
"baba, çocukarıyla bir de sen konuşsan !" dedim.
Babam gitti, geldiğinde yüzü asıktı. Sinirliydi
"Ne dediler baba ?" dedim.
" Bunlar adam değil oğlum, kalas bile bunlardan
iyi ! Hiç olmazsa, işe yarar !" dedi..
Behçet amca, arada sırada bize gelir, babamla
sohbet eder, çocuklarını şikayet eder, babam, "iyi
olur inşallah !" diye gönlünü alarak, avlu kapısına
kadar uğurlardı.
Ertan, bir gün, beni sokakta çevirdi,"bana bak
lan ! Baban, p...söyle bir daha bizim işimize burnu-
nu sokmasın !" dedi.
"Peki söylerim Ertan !" dedim.
"Hırta bak ! Abi demek ağzına yakışmıyor
mu ? lan ..."
"Kime abi diyeceğimi bilirim ben !" diye hırsla
yüzüne baktım..."
Behçet amca, bir aydır görünmedi. Babam
merak etti, beni gönderdi..Kapıyı dövdüm, Ertan
çıktı, gözleri kan çanağına dönmüş, sarhoştu.
"Ne istiyorsun lan ?" dedi..
"Şey..Babam, Behçet amcanı git yokla dedi..
Hasta mı diye geldim "
" Şey...babamı biz de göremedik...Bir aydır
kayıp !"
Eve geldim. Babam, "garip dedi, bu adam
nereye gider...Bursa'da kızı var ya, damadıyla
arası açık...Var bunda bir iş...! Erol, sen otur evde
oğlum, ben polise gidip söyleyim..."
Annem, komşudan gelmişti. "Nereye gidiyorsun
bey ?" dedi..
"Behçet efendi kayıp, evde de yokmuş !"
" Sıpaları, sana zaten kin besliyor, bir bunak
ihtiyar yüzünden başını belaya sokacaksın !"dedi.
Babam, ceketini çividen aldı, çıktı.
* * * *
Polis arabası, Behçet amcanın kapısının önünde
durdu. Otamatik tabancalı, iki polis arabadan indi.
Babam, arkadan geldi. Polis, arabasını gören
mahallenin ne kadar kadını, kızı, çocuğu varsa
kapının önüne birikti. Dedikoduya başladılar
"Behçet efendi evde yokmuş ..."
" Evlatları, zavallı ihtiyarı dövüyordu !"
" Olmaz olsun öyle evlat !"
" Evlat bu komşu, alsan alınmaz, satsan
satılmaz !"
"Ertan serserinin biriydi zaten !"
" Tuna da abisine uydu.... !"
Meraklı kalabalık, bahçenin içine dolmuştu.
Polisler, kapıya geldi. Kapıyı dövdü bir polis
Ertan, uykulu, gözlerini ovalayarak
geldi kapıyı açtı.
"Ne var yahu ? Uykumdan ettiniz...!"
"Hakkınızda ihbar var ! Evi arayacağız !"
" Arama izniniz var mı ? Ne biliyim sizin
polis olduğunuzu !"
Polis, savcılık raporunu gösterdi.
"Baban , bir aydır kayıpmış, nereye gitti ?
haberin var mı ? "
Ertan, kekelemeye başladı, "şey...!
bilmiyorum !"
" Bizimle, karakola geleceksin, ifadeni
alacağız !"
Polis arabasına , iki polisin nezaretinde bindi
Polis arabası, kalabalığın, meraklı, bakışları
arasında uzaklaştı "
* * *
Babam, o gün eve geldiğinde çok üzgün görünü
yordu. Annem, "hayrola bey ? N'oldu ?" dedi.
Ceketinin iç cebinden buruş buruş olmuş
gazeteyi çıkardı, bitkin bir sesle,
"Behçet efendiyi oğulları öldürmüş !" dedi.
Aldım, gazeteyi, iri puntolu başlık atılmış
"Katil Evlatlar !"
Okumaya başladım. " Bir aydır kayıp olan
adı ....soyadı ...olan, 65 yaşındaki, resmi aşağıda
zavallı ihtiyar, korkunç bir şekilde öldürülmüş-
tür. Ertan adındaki, S...otobüsünde muavin olarak
çalışan delikanlı, Tuna, adındaki kardeşiyle birlikte
cinayeti tasarlayarak , ....günü...saat 12 de
yatak odasında uyuyan zavallı ihtiyarı , ellerine
geçirdikleri bir urganla boğarak öldürmüşlerdir...
Katil evlatlar, ifadelerinde, babalarının " beni
öldürmeyin, babamdan kalan, bu evi satarsanız
perişan olursunuz !"diye yalvardığını, ama Ertan
adındaki delikanlının erkek kardeşi Tuna'nın
"Günah ! Bırakalım babamızı !"diye yalvarmalarına
rağmen, sesini çıkarırsan, seni de babam gibi
öldürürüm !" diye tehdidi karşısında korkarak
cinayeti işlediklerini itiraf etmiştir. Babalarını
öldürme nedeni, çocukken, babasının Ertan'ı dövdü
ğü, bunun bilinç altına yerleşerek, marazi bir hal
aldığı, kardeşi Tuna'ya daha iyi davrandığı için
kin beslediği- zaten Şizofrenik bir karekter taşıdığı
hastanede yapılan muayenede ortaya çıkmıştır
diye raporda yazılmıştı...
Babalarını öldüren iki katil evlat, sonra bir
tehlize koyarak, ahıra götürüp, derin bir çukur aç-
tıktan sonra gömmüşler, sonra üzerine toprak ata-
rak, toprağın yeni olduğu belli olmasın diye
samanlayarak, dikkat çekmemek istemişlerdir.
* * * *
Behçet amcanın ölümünü, aradan yıllar geçse
de hala unutamadım...Zavallı Behçet amca, bilsey
di, oğullarından birini çocukken döğer miydi ?
Babam, "Erol, Behçet amcan çok talihsiz bir insan
mış, bir gün oturduk, hayat hikayesini bana anlattı
dedi. "İlk çocukları Ertanmış, annesi çok şımartır-
mış, eşinin "karısının" "Behçet, babaannesi
oğlumuza çok yüz veriyor, göreceksin, bak canvar
ruhlu olacak !" demesine rağmen aldırmamış,
sonra çok pişman olmuş ya, atı alan Üsküdarı
çoktan geçmiş..."
Behçet amcanın ölümünden sonra, babam
evimizi sattı, Ankara'ya gelip yerleştik...Ondan
sonra, kasabada neler oldu, Behçet amcanın ço-
çukları hapishaneden çıktı mı bilmiyorum ...
ekrem güneşli
Pencerenin önüne oturuyorum. Akşam yaklaşıyor
Hava birazdan kararacak, yine demir-beton yığını
dairemin, sıkıcı -yazılarımı yazdığım odama hapso-
lacağım- karşıda komşuların eviyle karşı karşıya-
yım...Bazan, koltukta kestirerek, bazan daktilomun
başında tuşlara basarak günleri geçiriyorum...
Atmışbeş yaşını geçtim galiba, belki de bana öyle
geliyor...Behçet, amca da öldürüldüğünde , benim
yaşımdaydı galiba...Nereden bileceksiniz siz...
Duvar dibi komşumuzdu, çarşıda, küçük bir kulübe-
si vardı. Gaz tenekelerine lehim yapardı..Kır saçlı
burnundan düşecek gibi duran gözlüğü, uzamış
ak "beyaz" sakallarıyla garip bir adamdı. İki oğlu
vardı, ikisi de dikiş tutturamamıştı, Ertan, bir
kamyonda muavindi;, orta boylu, saçının tepesi
dökülmüş, sivri burunlu, kızınca öküz gibi böğüren
kendinden küçükleri, iri kemikli elleriyle evire
çevire döğen, ama iri yarı bir çocuk çıkınca korkak
zağar gibi, tabanları yağlayıp kaçan bir tipti...
Babam, "Allah Behçet efendiyi korusun ! İki, zibidi
de adam olmaz !" diye söylenirdi. Ertan, en büyüğü
idi, bir de, evli kız kardeşleri vardı. "Müzeyyen abla
derdim...Beni öper, yanaklarımı sıkardı. "Sen ne
hoş çocuksun Erol !"derdi..Anneleri, kanserden
ölmüştü, babaları bir daha evlenememişti.
İki haydut , Behçet amcanın sözüydü bu, " baba-
larının evlenmesine karşı çıkmışlardı.Kaç kaz
Behçet amcanın, bizim eve zor düştüğünü biliyo-
rum..."Aman, Hayrullah ! Bu serseriler beni öldü-
recek !" diye koca adam, hüngüre hüngüre ağlardı.
Yanaklarından aşağıya akan göz yaşlarını ,cebinden
çıkardığı buruşuk mendille silerken, " ne istiyorlar
senin haytalar ?" diye babam sorardı.
"Efendim, emekli maaşıma, ve oturduğum evime
göz diktiler...Satalım bu evi, şehire gidip yerleşelim
diye tutturuyorlar. " Hayrullah, ben şehirde ne ya-
parım ! Sen söyle...Baba-ata ocağını nasıl satarım
O evin her odasında rahmetli eşimin hatırası var,
hala gardropta giysileri duruyor, bazan çıkarıp
kokluyorum...!"
Behçet amcaya çok acıyordum...Babama
"baba, çocukarıyla bir de sen konuşsan !" dedim.
Babam gitti, geldiğinde yüzü asıktı. Sinirliydi
"Ne dediler baba ?" dedim.
" Bunlar adam değil oğlum, kalas bile bunlardan
iyi ! Hiç olmazsa, işe yarar !" dedi..
Behçet amca, arada sırada bize gelir, babamla
sohbet eder, çocuklarını şikayet eder, babam, "iyi
olur inşallah !" diye gönlünü alarak, avlu kapısına
kadar uğurlardı.
Ertan, bir gün, beni sokakta çevirdi,"bana bak
lan ! Baban, p...söyle bir daha bizim işimize burnu-
nu sokmasın !" dedi.
"Peki söylerim Ertan !" dedim.
"Hırta bak ! Abi demek ağzına yakışmıyor
mu ? lan ..."
"Kime abi diyeceğimi bilirim ben !" diye hırsla
yüzüne baktım..."
Behçet amca, bir aydır görünmedi. Babam
merak etti, beni gönderdi..Kapıyı dövdüm, Ertan
çıktı, gözleri kan çanağına dönmüş, sarhoştu.
"Ne istiyorsun lan ?" dedi..
"Şey..Babam, Behçet amcanı git yokla dedi..
Hasta mı diye geldim "
" Şey...babamı biz de göremedik...Bir aydır
kayıp !"
Eve geldim. Babam, "garip dedi, bu adam
nereye gider...Bursa'da kızı var ya, damadıyla
arası açık...Var bunda bir iş...! Erol, sen otur evde
oğlum, ben polise gidip söyleyim..."
Annem, komşudan gelmişti. "Nereye gidiyorsun
bey ?" dedi..
"Behçet efendi kayıp, evde de yokmuş !"
" Sıpaları, sana zaten kin besliyor, bir bunak
ihtiyar yüzünden başını belaya sokacaksın !"dedi.
Babam, ceketini çividen aldı, çıktı.
* * * *
Polis arabası, Behçet amcanın kapısının önünde
durdu. Otamatik tabancalı, iki polis arabadan indi.
Babam, arkadan geldi. Polis, arabasını gören
mahallenin ne kadar kadını, kızı, çocuğu varsa
kapının önüne birikti. Dedikoduya başladılar
"Behçet efendi evde yokmuş ..."
" Evlatları, zavallı ihtiyarı dövüyordu !"
" Olmaz olsun öyle evlat !"
" Evlat bu komşu, alsan alınmaz, satsan
satılmaz !"
"Ertan serserinin biriydi zaten !"
" Tuna da abisine uydu.... !"
Meraklı kalabalık, bahçenin içine dolmuştu.
Polisler, kapıya geldi. Kapıyı dövdü bir polis
Ertan, uykulu, gözlerini ovalayarak
geldi kapıyı açtı.
"Ne var yahu ? Uykumdan ettiniz...!"
"Hakkınızda ihbar var ! Evi arayacağız !"
" Arama izniniz var mı ? Ne biliyim sizin
polis olduğunuzu !"
Polis, savcılık raporunu gösterdi.
"Baban , bir aydır kayıpmış, nereye gitti ?
haberin var mı ? "
Ertan, kekelemeye başladı, "şey...!
bilmiyorum !"
" Bizimle, karakola geleceksin, ifadeni
alacağız !"
Polis arabasına , iki polisin nezaretinde bindi
Polis arabası, kalabalığın, meraklı, bakışları
arasında uzaklaştı "
* * *
Babam, o gün eve geldiğinde çok üzgün görünü
yordu. Annem, "hayrola bey ? N'oldu ?" dedi.
Ceketinin iç cebinden buruş buruş olmuş
gazeteyi çıkardı, bitkin bir sesle,
"Behçet efendiyi oğulları öldürmüş !" dedi.
Aldım, gazeteyi, iri puntolu başlık atılmış
"Katil Evlatlar !"
Okumaya başladım. " Bir aydır kayıp olan
adı ....soyadı ...olan, 65 yaşındaki, resmi aşağıda
zavallı ihtiyar, korkunç bir şekilde öldürülmüş-
tür. Ertan adındaki, S...otobüsünde muavin olarak
çalışan delikanlı, Tuna, adındaki kardeşiyle birlikte
cinayeti tasarlayarak , ....günü...saat 12 de
yatak odasında uyuyan zavallı ihtiyarı , ellerine
geçirdikleri bir urganla boğarak öldürmüşlerdir...
Katil evlatlar, ifadelerinde, babalarının " beni
öldürmeyin, babamdan kalan, bu evi satarsanız
perişan olursunuz !"diye yalvardığını, ama Ertan
adındaki delikanlının erkek kardeşi Tuna'nın
"Günah ! Bırakalım babamızı !"diye yalvarmalarına
rağmen, sesini çıkarırsan, seni de babam gibi
öldürürüm !" diye tehdidi karşısında korkarak
cinayeti işlediklerini itiraf etmiştir. Babalarını
öldürme nedeni, çocukken, babasının Ertan'ı dövdü
ğü, bunun bilinç altına yerleşerek, marazi bir hal
aldığı, kardeşi Tuna'ya daha iyi davrandığı için
kin beslediği- zaten Şizofrenik bir karekter taşıdığı
hastanede yapılan muayenede ortaya çıkmıştır
diye raporda yazılmıştı...
Babalarını öldüren iki katil evlat, sonra bir
tehlize koyarak, ahıra götürüp, derin bir çukur aç-
tıktan sonra gömmüşler, sonra üzerine toprak ata-
rak, toprağın yeni olduğu belli olmasın diye
samanlayarak, dikkat çekmemek istemişlerdir.
* * * *
Behçet amcanın ölümünü, aradan yıllar geçse
de hala unutamadım...Zavallı Behçet amca, bilsey
di, oğullarından birini çocukken döğer miydi ?
Babam, "Erol, Behçet amcan çok talihsiz bir insan
mış, bir gün oturduk, hayat hikayesini bana anlattı
dedi. "İlk çocukları Ertanmış, annesi çok şımartır-
mış, eşinin "karısının" "Behçet, babaannesi
oğlumuza çok yüz veriyor, göreceksin, bak canvar
ruhlu olacak !" demesine rağmen aldırmamış,
sonra çok pişman olmuş ya, atı alan Üsküdarı
çoktan geçmiş..."
Behçet amcanın ölümünden sonra, babam
evimizi sattı, Ankara'ya gelip yerleştik...Ondan
sonra, kasabada neler oldu, Behçet amcanın ço-
çukları hapishaneden çıktı mı bilmiyorum ...
ByGizemLi.- WebMaster
- Mesaj Sayısı : 46
Kayıt tarihi : 14/03/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz